9 Şubat 2014 Pazar

HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI 
(CMK. m.231)

Hakim müzakere aşamasında mahkumiyet kararı verecekse bu yöndeki kararını iki şekilde verebilir;
1.     Mahkûmiyet şeklindeki hüküm fıkrası veya gerekçeli karar
2.     Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 
Eğer hâkimin vereceği karar 2. seçenekte olduğu gibiyse, bu kararını aleni duruşmada okuyarak verir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile dava sonlanmaz, derdesttir. Bu nedenle, denetim uygulanacak sanıklar hakkında bu denetim süresince dava zamanaşımı da işlemeyip duracaktır. Hükmün açıklanması geri bırakılmışsa hüküm sanık hakkında hukuki sonuç doğurmayacak, adli sicile de işlemeyecektir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı hüküm çeşidi olmadığı için gerekçesi de yazılmamaktadır. Doktrinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı sonrasında uygulanacak denetim süresinin iyi halle geçirilmeyip tekrar kararın yazılması gerektiğinde müzakerenin bu aşamasında arada geçen sürenin dosya hakkındaki bilgi ve alınan kararların unutulması riski olmasından dolayı  ve adil yargılama ilkesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına da  gerekçe yazılması görüşü mevcuttur. Kanaatimce de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının gerekçesinin yazılması gerekir. Çünkü gerek staj gerekse de öğrenme amacıyla girdiğim Sulh ceza mahkemelerinin duruşmalarında hâkimlerin sürekli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı vermesi dikkatimi çekmiş ve CMK'nın 231. maddesinin hakimlerin vicdanlarını rahatlatmak amacıyla kullandığı bir kurum haline geldiğini düşünmeye başladım. Başta hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı sanık lehine görünse bile, Sanığın tamamen suçsuz olduğu bir yargılamada hâkimin yeterli araştırma ve kanaate varamamasından ötürü (yetişkin sanık) 5 veya (çocuklar da) 3 yıllık denetim süresine tabi tutulması ve bu sebeple insanların üzerine psikolojik olarak bir yükümlülük kurulması haksız ve yersiz insan haklarına aykırı olacaktır. En azından gerekçeli olarak yazılacak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı hâkimin yeterli araştırma yapıp sanık üzerinde verilen bu kararın ne kadar yerinde olduğu anlaşılır olacaktır. Kaldı ki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar itiraz edilebilen ara karar niteliğindedir ve sanık itiraz yoluyla geri bırakma kararının dayandığı mahkûmiyet kararının hukuka uygunluğunu inceletme olanağına da sahip değildir. İtiraz edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı üzerine itiraz mercii geri bırakmanın objektif ve sübjektif koşullarının doğru takdir edilip edilmediğine ilişkindir, suçun niteliğine veya suçun gerçekleşmiş olup olmadığına ilişkin bir inceleme yapılmamaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı başkaca bir kanun yoluna da gidilemediği için gerekçeli yazılması mümkün hale getirilmelidir.




Madde 231 - 
(5) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl* veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
(6) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
gerekir.
(7) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
(8) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine,
karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.
(9) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
(10) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
(11) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.
(12) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.
(13) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
(14) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md;Değişik fıkra: 23/01/2008-5728 S.K./562.mad) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.
Kanun maddesinin 5. Fıkrası, “..hükmolunan ceza, iki yıl* veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise;…” şeklindedir. Eğer verilecek ceza iki yıl veya iki yıldan daha az süreli hapis ve adli para cezası ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkün değildir.
Kanun maddesinin 11. Fıkrası,  “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar.” şeklindedir. Sadece kasten demesi şuçun, olası kast, taksir, bilinçli taksir halleriyle işlenmesi durumlarında hükmün açıklanmasına kararı verilip verilmeyeceği hususunda ne yapılacağını açıkça belirtmese de Ceza kanunu olası kastı, kastın kapsamına aldığı için olası kast halinde kanunun kast kapsamında değerlendirip hükmü açıklayacaktır. Bilinçli taksirin de taksir kavramı kapsamında TCK m. 22 de taksirin bir çeşidi olarak düzenlediği için hükmü açıklamayacaktır. Kasten bir suçun işlenmiş olması yetmez… kasten işlenmiş olan suçun kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile tespiti gerekmektedir.

Ayrıca hâkim,  hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını sanığın açıkça kabul etmesi halinde verilebilir. Hâkim, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesinin sonuçlarını da sanığa açıklaması gerekmektedir. Uygulamada bu ne kadar açıklanmaktadır tartışmalıdır. Çoğu müdafi de bunu belirtmemektedir.   

                                                                  Stj. Av. Mustafa TAHAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder