16 Mayıs 2014 Cuma

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI İNCELEMESİ

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI İNCELEMESİ

Başvuru Numarası : 2013/2187 Karar Tarihi : 19/12/2013 Resmi Gazete Tarihi : 7 Ocak 2014 Resmi Gazete Sayısı : 28875

1-                 Konu:
Başvurucu, evli kadının evlilik öncesi soyadını tek başına kullanmasına engel olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesine istinaden yapılan uygulama neticesinde, cinsel olarak ayrımcılığa maruz tutularak özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmemesi nedeniyle Anayasa’nın2., 10., 12., 17., 20., 41. ve 90. Maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, ihlalin tespitiyle, uğradığı manevi zararın tazminine karar verilmesini talep etmiştir.

2-                 Olayın Özeti:

İstanbul Barosuna kayıtlı avukat başvurucu 2005 yılında evlendiği ve evlendikten sonra EŞKİ soyadını almıştır ancak kendi soyadını da kullanmaya devam etmiştir. Başvurucu yurtdışına çıkış işlemleri için Nüfus Müdürlüğüne başvurarak evlilik öncesi soyadı ve evlilik soyadını beraber içeren kimlik belgesi almıştır. Fakat diğer resmi işlemleri evlilik öncesi soyadı ve ile yapmaya devam ettiği için bu duruma bağlı olarak yaşadığı zorluklar nedeniyle evlilik öncesi soyadının kullanılmasına izin vermesine ilişkin iç hukuk tüketilmiş olduğu için Anayasa Mahkemesine başvurmak hâsıl olmuştur.  

3-                 Mercilerin Çözümü:

Başvurucu ilk olarak, Fatih 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkeme 13/11/2007 tarih ve E. 2007/277, K.2007/325 sayılı görevsizlik kararı ile dosya aile mahkemesine devredilmiştir.  Dosya Fatih 3. Aile mahkemesine gelmiş olup bu mahkemenin 17/7/2008 tarih E. 2008/93, K. 2008/511 sayılı kararı ile husumet yönünden reddedilmiştir. Başvurucu tarafından bu sefer eşi hasım gösterilerek Fatih 2. Aile mahkemesinde dava açılmıştır. Mahkemenin E.2009/189 sayılı dosyası üzerine Mahkeme 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 187. Maddesi ve Anayasanın 2., 10. Ve 41. Maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemiyle Anayasa mahkemesine başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesinin 10/03/2011 günlü, E.2009/85, K.2011/49 sayılı kararıyla talep iptal edilmiş Fatih 2. Aile mahkemesi de 14/06/2011 tarih ve E.2009/189, K.2011/386 sayılı kararı ile başvurucunun davası reddedilmiştir. Bunun üzerine başvurucu kararı temyiz etmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 24/11/2012 tarih ve E.2011/22361, K.2012/31270 sayılı kararı ile temyiz talebi de reddedilmiştir. Bunun üzerine başvurucu iç hukuk yolları tükendiği için 21/03/2013 tarih ve 2013/2187 numaralı bireysel başvuruda bulunmuştur.  Bireysel başvuru sonucunda başvurucu lehine başvurucunun mahkemenin verdiği kararının Anayasa’nın 17. maddesinin ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA, başvurucunun kendi soyadını kullanması isteğinin reddi kararları Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,  Başvurucunun hakkının ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosyanın ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

“HASTALARIN HAKLARI BİZZAT DEVLET TARAFINDAN İHLAL EDİLİYOR!!



Sağlık Bakanlığı tarafından 8 Mayıs 2014 tarihinde “ Hasta Haklarında Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayımlanmıştır. Adı geçen yönetmelikte hasta hakları bizzat devlet eliyle ihlal edildiğini ve 1998 tarihli olan Hasta Hakları Yönetmeliğinin ilk halinden dahi geriye gidildiğini görmekteyiz. Bu değişikliğin birçok maddesi uluslararası sözleşmeler, anayasa ve kanunlar ile teminat altına alınmış birçok hasta hakkını ihlal etmektedir. Hastalar lehine olan birkaç madde dışında yönetmelik kabul edilmesi mümkün olmayan maddeler içermektedir. Şöyle ki;

1-      HASTALARIN YAZILI OLARAK BİLGİ EDİNME HAKKI KALDIRILMIŞTIR.
Yapılan değişiklik ile hastalar tıbbi müdahale konusunda yazılı ve sözlü olarak bilgi edinme hakkının düzenleyen 15 ve 18.maddeleri değiştirilerek sadece “ sözlü olarak” bilgi isteme hakkı olduğu düzenlenmiştir. Önceki düzenlemede gerektiğinde tercüman kullanılarak bilgilendirme hakkı düzenlenirken yapılan değişiklik ile bu da kaldırılarak hastaların bilgi edinme hakkı ihlal edilmiştir.

2-      YAPILACAK TIBBİ MÜDAHALENİN BEDELİNE İLİŞKİN BİLGİLENDİRME HASTANIN TALEBİNE BAĞLANMIŞTIR.
Yapılan değişiklik ile hastanın tıbbi müdahalenin bedeline ilişkin bilgi ancak hasta talebine bağlı olarak verilecektir. Oysaki istisnai durumlar dışında hasta tıbbi müdahale öncesi ödeyeceği bedeli de bilme hakkına sahiptir. Mevcut durumda hastalar müdahale sonrası beklemedikleri rakamlar ile karşılaşma durumunda kalacaklardır.

3-      ENGELLİ HASTALARA BİLGİLENDİRME VE RIZA BEYANI KENDİ ANLADIKLARI ŞEKİLDE YAPILACAK
Yönetmelik yayım tarihi olan 8 Mayıs 2014’den itibaren engelli hastaların durumlarına uygun bilgilendirme ve rıza onamı kendi anladıkları şekilde yapılmalıdır. Örneğin işitme engelli bir hasta kendisine uygulanacak tedavi ile ilgili olarak tedavi öncesinde işaret dili bilen tercüman veya bu konuda uzman personel aracılığı ile ve elbette hekim tarafından bilgilendirme yapılmak zorundadır. Ayrıca tıbbi müdahale için rıza onamı da aynı şekilde tercüman veya işaret dili uzmanı personel aracılığı ile hekim tarafından alınmalıdır.
Bugün bu yönetmeliğin yayım tarihinden itibaren bir engelli bir hastaya diğer hastalardan farklı olmaksızın evrak üzerinden imza almak suretiyle bilgilendirme ve rıza onamı alındığı takdirde hasta hakları ihlal edilmiş olacaktır. Bu durumda engelli hasta tarafından hastane aleyhine tazminat davası açılabilecek, hastane hakkında idari yaptırım uygulanabilecek ve rızası alınmadan tıbbi müdahale gerçekleştirildiği için de cezai yaptırım uygulanabilecektir.